Akhisar'ın Kurtuluşu
Akhisar'ın Kurtuluşu | |
KURTULUŞ SAVAŞI BAŞLARINDA AKHİSAR Akhisar, Yunan işgali başlangıcında kararlı bir direniş göstermemesine karşın, olayların ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarının bir araya geldikleri bir odak noktası durumunda olmuştur. Halkın başındaki yöneticilerin cesaretsiz ve bir direnişi yönlendirebilecek nitelikten yoksun olmaları tüm Batı Anadolu'da teslimiyetçi bir tavrın ortaya çıkmasına neden olmuştu. Yunanlıların İzmir'de yarattıkları vahşet halk arasında duyulmuş, buna yerli Rumların yarattıkları moral bozucu hava da eklenince Akhisar halkı Yunan işgaline karşı hiçbir direniş göstermemeye karar vermiş, hatta o zamanlar Batı Anadolu'daki birçok kent gibi Akhisar da Yunan bayraklarıyla donatılmıştı. Osmanlı yönetimi tarafından Batı Anadolu'daki birlikleri düzenleme amacıyla atanan Albay Bekir Sami Bey, direnme hareketlerini örgütlemek amacıyla çalışmalar yapmaya başlamıştı. 24 Mayıs 1919 sabahı Albay Bekir Sami, Albay Kazım Özalp ve Vasıf Çınar ile birlikte trenle Akhisar'a gelen Yüzbaşı Selahattin Akhisar'da gördüklerini özetle şöyle anlatmaktadır: "İstasyonu şehre bağlayan ağaçlı şosede (Tahir Ün Caddesi) yürümeye başladık. Ortalık henüz karanlıktı. Yol üzerindeki postanede düşmanın 1 saatlik mesafede olduğunu öğrendik. Şehre girerken ortalık açılıyordu. Buradaki manzara da Yunan bayrakları, Yunan zafer taklarıydı. 'Zito Venizelos' sesleri de eksik değildi." Albay Bekir Sami ve yanındakiler tüm çabalarına karşın, morali bozuk ve yorgun bir halk karşısında pek fazla bir örgütlenme sağlayamadılarsa da Karaosmanoğlu Halit Paşa ve Reşat Bey gibi bazı yurtseverler örgütlenme çabasına destek vermişler ya da düşmana karşı kendileri örgütlenmeye çalışmışlardır. 15 Mayıs 1919'da İzmir'i işgal eden Yunan Ordusu, kısa bir süre sonra ileri harekata başladılar. Bir kol Aydın'ı, diğer bir kol da Menemen'i işgal etti. 25 Mayısta Manisa Yunanlıların eline geçti. Manisa mutasarrıfı Yunanlıları karşılamaya gitmiş, Manisa mevki kumandanı da cephaneliği Yunanlılara bırakmıştı. Akhisar'lılar bu olayların etkisiyle moral bozukluğu içindeyken Çerkez Ethem adamlarıyla Akhisar'a uğrar ve Yunan bayraklarını indirtir. Halk şaşkın ve ne yapacağını bilemez durumdadır. Bütün bunlar olurken Mustafa Kemal Atatürk de 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. 25 Mayıs 1919'daki Manisa işgalinden 5 gün sonra Yunanlılar Saruhanlı'yı da işgal ederek Kayışlar'da mevzi almıştı. Akhisar'lı Rumlardan ve Akhisar'lı bazı esnaftan oluşan bir heyet, hazırladıkları bir Akhisar davetiyesi ile Yunan birliklerini karşılamaya giderler. Yunan birliğinin komutanı 5 Haziran 1919 günü Akhisar'a girerek, kilise çanlarının durmadan çaldığı bir ortamda ilerleyerek, hükümet konağına çıkar ve Yunan bayrağı çekilir. Bu gelişme üzerine bazı Akhisar'lılar Sındırgı'ya ve Kömürcü köyüne göçer. Akhisar'ın küçük bir Yunan birliği tarafından kolayca işgal edilmesi bölgedeki Türk askeri birliklerini harekete geçirir. 14. Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa, Soma'daki 188. Piyade Alayına Akhisar'a hareket emrini verir. Alay önce Kırkağaç'a gelir. Alay komutanı Yüzbaşı Kemal'in Kırkağaç'taki gözlemleri Batı anadolu Türk halkının ortak durumunu yansıtması bakımından önemlidir: "Rum halkı bayramlardaki gibi yeni elbiselerini giymiş, sokaklarda, hemen hepsi içkili, laternalar çalınmakta, zafer takları kurulmuş. Sel gibi bir bayram havası hüküm sürüyor. Kiliseler faal, minareler ıssız, Rum halk çılgınlıklar içinde, Türkler ise pusmuş bir halde...". Yüzbaşı Kemal ve 120 er Süleymanlı yakınlarında mevzilenirler. Bu sırada 9 Haziran 1919 günü Yusuf İzzet Paşa, Bandırma'daki İngiliz temsilcisi Yüzbaşı Hadgkinson'a çektiği bir telgrafla Akhisar'ın işgalini protesto eder. Böylesine küçük bir Yunan birliğinin ilerleyip, kendi başına plansız işler yapması Yunan Komutanlığının da hoşuna gitmemişti. Geri çağrılan Yunan birliği 9 Haziran günü Akhisar'ı terkederek, Manisa'ya çekildi. Disiplinsiz davranarak Akhisar'a giren küçük Yunan birliğinin başı da İzmir'deki Yunan Komutanlığının emri ile 20 gün hapsedildi. Bu olay Akhisar'lı Rumlar arasında korku ve telaş yaratırken, özellikle Akhisar'daki Rumeli göçmenleri arasında silahlı direniş fikrininin yayılmasına neden oldu. AKHİSAR'DA YUNAN İŞGALİNE KARŞI DİRENİŞ Akhisar'lılar Yunanlıların şehri terketmesinden hemen sonra bir araya gelerek Redd-i İşgal Cemiyetini kurarlar. Cemiyet örgütlenmeye hız verir ve halktan yardım toplanır. Akhisar'a gönderilecek askerlerin iskan ve personel maaşlarının cemiyet tarafından karşılanacağı bildirilmiş ve uygulanmıştır. Cemiyet tarafından Osmanlı Hükümetine çekilen telgraflarda Yunanlıların İzmir ve çevresinde yarattığı vahşet ve katliamlardan duyulan endişe dile getirilmiş ve hükümetten savunma için herekete geçmesi istenirken, Akhisar'da başlatılan silahlı mücadele hareketine düşman vilayetin her noktasını terketmedikçe son verilmeyeceği açıkça bildirilmiştir. Bu sırada Akhisar'ı savunan askeri cephe ve yerel kuvvetlerin toplamı 800 kişi kadardı. 22 Haziran 1919'da Karaosmanoğlu Halit Paşa ve adamlarının Akhisar'lı yerel kuvvetlere katılmasıyla Tirkeş-Harmandalı arasında bir cephe daha açılmıştır. Ne yazık ki, Akhisar'da çok sevilen ve sayılan Halit Paşa 8 Temmuz günü Rumlar tarafından öldürülerek, ilk şehitlerimizden biri olur. Aynalı Cami avlusunda defnedilmiştir. Halit Paşa'nın yerini Ali Şefik Bey, daha sonra da Tirelizade İsmail Bahri Bey almıştır. Batı Anadolu'da kendi çapında direniş gösteren birçok Kuva-yı Milliye grupları ortaya çıkmıştı. Bu grupların temsilcileri 26 Temmuz 1919'da Balıkesir'de bir toplantı yaparak sorunları görüştüler Bu toplantıya Akhisar Kuva-yı Milliye komutanı Binbaşı Hüsnü, Kamil ve Reşat Beyler katılmışlardır. Bu toplantı sonucunda Yunnalılarla silahlı mücadeleye devam edilmesi kararı alındı. Kısa zamanda Akhisar ve çevresinde kazanılan başarılar küçük çaplı da olsa bölgede yankı uyandırdı ve her yerden akın eden gönüllülerle kuvvetler güçlenmeye başladı. Balıkesir Kongresinin ardından, o sıralar "Galip Hoca" takma adıyla bölgede bulunan Celal Bayar Akhisar Milli Alay Komutanlığına atanır. Celal Bayar, 10 Eylül 1919 günü Akhisar'a gelir ve göreve başlar. Celal Bayar, o dönemde Akhisar'daki milli kuvvetlerin yöneticileri arasında çıkan önemli anlaşmazlıkları giderir, çekişmelere son verir. Böylece Milli Mücadeleye zarar veren bu tip olaylar son bulmuş olur. Yunan Ordusu zamanla Batı Anadolu'daki işgal gücünü artırmış ve 1920 başlarından itibaren Manisa-Akhisar arasındaki askeri faaliyetleri yoğunlaştırmıştır. Bu sıralarda Akhisar Milli Cephesi Kırkağaç, Arabacıbozköy, Yayaköy (Zeytinliova), Şatırlar, Gökbel, Sarıçam, Paşaköy, Saruhanlı, Yeniçiftlik, Alibeyli, Çal Dağı ve Marmara Gölüne kadar uzanmaktaydı. Bu cephe, Akhisar'ın 22 Haziran 1920'deki ikinci işgaline kadar düşmanı yerinde tutmuş ve büyük kayıplar verdirmiştir. Yurt genelinde ise önemli gelişmeler gözlenmekteydi. Mart 1920'de İstanbul işgal edilmiş ve Meclis-i Mebusan düşman tarafından dağıtılarak, Osmanlı Hükümeti fiilen sona erdirilmişti. Düşman, Batı Anadolu'daki işgal bölgesini genişletme kararı almış ve savaşa hız kazandırılmıştı. İngiliz ve Fransız'ların desteğiyle İzmir'e getirilen kalabalık Yunan birlikleri sayıca ve teçhizatça Türk birliklerinden çok üstündü. Yunanlıların Haziran 1920'deki genel saldırısı sonucu 80 kişilik bir Türk birliği tarafından korunan Kan Boğazı mevkii, 13. Yunan Tümeni tarafından ele geçirildi. Yunanlılar Gölmarmara'yı top ateşine tuttular. 22 Haziran 1920 sabaha karşı Moralılar yönünden saldırıya geçen Yunan Efson alayı, Gökçeköy üzerinden gelen alaylarla birleşerek, Mecidiye'ye yerleştirdikleri bataryalardan geri çekilmekte olan 500 kişilik Türk Milli Kuvvetlerine top ateşi açmışlardı. En son Karahöyük Dağı çevresine toplanan Milli Kuvvetlerin de dağılmasıyla, Yunan 5/42 Efson Alayı akşam saat 18 sularında Akhisar'a girdi. 23 Haziran günü ana Yunan birlikleri de Akhisar'a geldiler. Ertesi gün Kırkağaç ve Soma da işgal edildi. Akhisar'a saldıran Yunan gücü 1175 subay, 35000 er ve 92 toptu. Ayrıca Yunan birlikleri keşif uçakları tarafından da destekleniyordu. Türk kuvvetleri ise 3 ila 5 bin kişiden ibaretti. Bu sırada Ankara'da TBMM'de yaptığı bir konuşmada Mustafa Kemal Atatürk, böylesine az bir kuvvetle korunan 100 km. boyunda bir cephenin uzun süre direnmesinin mümkün olamayacağını anlatmıştır. Atatürk, Kurtuluş Savaşından sonra 5 Şubat 1923'te Akhisar'a geldiğinde, düşmanın ilk hedeflerinden biri olan Akhisar cephesinin fedakarca direnişini övmüştür. Akhisar, 22 Haziran 1920'den 6 Eylül 1922'ye kadar Yunan işgalinde kalmıştır. İşgal döneminin başlarında Yunan yönetimi halka nispeten iyi davranmıştır. Kararlar 2 Türk, 2 de Rum üyesi bulunan belediye meclisi tarafından alınmıştır. Belediye başkanlığı 30 Kasım 1921'e kadar Salihzade Mehmet Ağa, 21 Ağustos 1922'ye kadar da T. Leontaridu tarafından yürütülmüştür. Bu dönemde Akhisar'da bazı bayındırlık çalışmaları bile yapılmıştır. Kaldırımlar, hastane, Tahtakale Hanı ve eski Hükümet onarılmıştır. 21 Şubat 1921'de yapılan bir sözleşmeyle Akhisar'ın elektrikle aydınlatılması sağlanmıştır. Ne var ki, 1. ve 2. İnönü Zaferlerinin duyulmasıyla Yunanlılar Türkler üzerindeki baskılarını arttırmışlar, köylere baskınlar düzenleyip, mal ve para gaspetmişler, hayvanlar Bergama ve Dikili üzerinden Yunanistan'a kaçırılmıştır. Sakarya Zaferinden sonra Yunanlılar için Batı Anadolu'da geri çekiliş dönemi başlamıştır. Yunanlılar tutunamayacaklarını anlayınca son çare olarak Batı Anadolu'da bağımsız bir devlet kurulması için Türkleri imza vermeye zorlamaya başladılar. Bu devletin zamanla Yunanistan'a katılacağı hesaplanıyordu. İmza vermek istemeyenler tehdit ediliyor, şehirlerinin de yakılıp, yıkılacağı söyleniyordu. Düşmanın tatil rehaveti içinde olduğu 26 Ağustos 1922 günü Mustafa Kemal Paşa Büyük Taarruzu başlatır. 30 Ağustosta Meydan Savaşı kazanılır. Yunan Ordusunun Batıya doğru son hızla kaçışı sırasında yerli Rum ve Ermenilerde panik başgösterir. 4 Eylül 1922'de Akhisar'daki Yunan işgal kuvvetleri komutanı şehir halkını toplar. Akhisar'ı yakarak, Rumları da yanına alıp çekilme emri aldığını bildirir. Ancak Akhisar'dan ayrılmak istemeyen Rumların can güvenliği konusunda söz verilirse Akhisar'ı yakmaktan vazgeçebileceğini bildirir. Akhisar'ın ileri gelenleri tarafından verilen söz üzerine, Yunan birlikleri eşraftan bazı kişileri yanlarında rehin alarak Akhisar'dan çekilirler.
|
|
6 Eylül 1922 günü Akhisar'lı gençler Kuzeydeki Sudeliği mevkiine giderek Bakırlı Saçlı Efe müfrezesini karşılarlar ve hep beraber Akhisar'ın istasyon caddesinden (Tahir Ün Caddesi) doludizgin şehre girerler. Öte yandan, Fahrettin Altay Paşa yönetimindeki 5. Süvari Kolordusunun 14. Süvari Tümeni, 5. Alayına bağlı Yüzbaşı İsmail Hakkı komutasındaki 3. Süvari Bölüğü Güneydeki Bintepeler yönünden gelerek şehre girmiş, Teğmen Selim Örsel Akhisar Hükümet binasına Türk bayrağı çekmiştir. |
|
Akhisar'ın kurtuluşu ile ilgili şiir | |