Kurtuluş Günlerimiz

Erzincan'ın Kurtuluşu

Erzincan'ın Kurtuluşu
  Doç. Dr. Kenan Ziya Taş
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 55, Cilt: XIX, Mart 2003

25 Temmuz 1916'da Erzincan'da Ruslar tarafından işgal edildi.Halkın düşman korkusu ile göç ettiği Erzincan'da yaklaşık 4000 kadar nüfus kalmıştır.
18 Bu esnada Rus işgal kuvvetlerinin komutanlığına Albay Morel adlı Ermeni asıllı birisinin tayin edilmiş olması, işgal ordularının niyetini ortaya koyan bir gösterge olmasının yanında Erzincanlı Ermeni asıllı askerlerin ve komitecilerin Erzincan'daki zulümlerini artırmaları ile sonuçlandı.
19 Rusların işgal sırasında yürüttüğü politikalar, onların geçici bir işgal niyetinde olmadıklarını gösteriyordu.
Ancak Rusya'da uzun zamanlar süren sosyal çalkantıların şiddeti, Birinci Dünya Savaşı'nın olumsuz tesirleri ile daha da artmış ve sonuçta Çarlık yerine Bolşevik rejimi kurulmuştu. Rusya'daki rejim değişikliği tabii olarak orduya da yansıdı.

Diğer yerlerde olduğu gibi Kafkas cephesindeki Rus ordusunda bulunan askerler kitle halinde cepheyi terk ediyorlardı. Bu yüzden Osmanlı, Doğu cephesinde ufak tefek çarpışmalar dışında bir ilerleme olmayınca 18 Aralık 1917'de Erzincan Mütarekesi adıyla bilinen anlaşma imzalandı. Bu mütarekeye Osmanlı Devleti adına III. Ordu Kurmay Başkanı Miralay (Albay) Ömer Lütfi Bey, Rusya adına Mavera-i Kafkas Konfederasyonu Kurmay Başkanı Genaral Majör Vişinsky katılmışlardır.20İmzalanan Erzincan Mütarekesi ile Doğu Anadolu Rus işgalinden resmen ve fiilen kurtuluyordu. Ruslar bugünkü hudutlarına çekilirken geride bıraktıkları mühimmat ve cephaneleri de tamamen Ermenilerin kontrolüne geçiyordu. Biraz önce işaret ettiğimiz Rus üniformalı Ermeni subay Albay Morel, Ermenilerden düzenli birlikler oluşturmaya çalışırken, Ermeni faaliyetlerini asıl yürüten Marad /Murad** adlı bir çete reisiydi.21

Ermeniler bir fert bırakmamak üzere Erzincan, halkını imhaya kararlıydılar. Erzincanlı bir Ermeni komitacısı olan Dikran Papazyan'ın şu itirafı başka bir şahide gerek kalmayacak kadar açıktır. "Üçbeş gün kadar daha geçmiş olsa idi komitecilerin almış oldukları tertibat sayesinde Erzincan'ı tamamen ateşler içinde bırakacaktık. Yakıp yıkacak bütün müslümanları ve askerleri öldürecektik. Fakat buna vakit bulamadık.22

Bu durumun farkında olan yetkililer, katliâmın önünü alabilmek için gerekli tedbirleri almaya başladı. Yerli milisler, Ermeni çeteleri ile mücadele ederek asıl kurtarma harekâtını gerçekleştirmek üzere vazifeyi üzerine alan 3.Ordu'da gerekli teçhizat ve iaşeyi temin ettikten sonra harekete geçmek üzere hazırlanmaya başladı. Hazırlıklar mümkün mertebe ikmâl edildikten sonra Doğu cephesi komutanı Kâzım Karabekir ile aynı gün Batı Dersim komutanı Binbaşı Halit Bey'in emrindeki kuvvetler harekete geçirildi. Tam anlamıyla kuşatılan Albay Morel ve bağlı kuvvetler çekilmek zorunda kaldılar. Türk kuvvetleri Erzincan'a 13 Şubat 1918 Çarşamba günü öğleden sonra girdiler. 23 Kâzım Karabekir karşılaştığı manzarayı şöyle anlatır: "Yirmi bin Türkü bağrında taşıyan Erzincan kasabasında bir avuç insan kalmıştı. Eğer askerî dairenin içinde ve yanıbaşındaki müşirlik konağında yakılmak üzere hapsedilen insanları kurtarmak nasip olmasaydı belki de kasabada tek bir kimse göremeyecektik. Bütün kuyular şehit edilmiş insan cesetleriyle doluydu. Bir hayli yerlerde de binalar içinde yakılmışlardı. Askerî daireyi de havaya uçurmak için tertibat alınmıştı. Büyük bir sepet içine doldurulmuş olan bombaları büyük salonun yanındaki ufak odada hazırlanmış bulduk. Garbi Dersim Müfrezesi Kumandanı Kaymakam Halid Bey ile odaları dolaşırken bunları gördük. Kasabadaki askeri daire ve müesseseler şehrin güney tarafında ve yakınındaki askerî dabakhane olduğu gibi elimize geçmişti. Baskın sayesinde büyük yangınlara da meydan verilmediğinden kasaba da sağlam olarak ele geçirilmişti. Fakat insan sayısı azdı."24

O sırada 3.Ordu kumandanı olan Vehip Paşa Erzincan'ın kurtuluşu sırasındaki müşahedelerini şöyle naklediyor: "Bugün Erzincan'a geldim. Çardaklı boğazından Erzincan 'a kadar olan bütün köyler hatta bir kulübe bile sağlam kalmamak şartıyla tahrip edilmiş gördüm. Bahçelerin ağaçları kesilmiş, köylülerden bir fert sağ kalmamıştır. Ermenilerin Erzincan'da yaptıkları fecâyii tarih-i âlem bugüne kadar kaydetmemiştir. Üç günden beri Ermeniler tarafından öldürülüp meydanda kalan islâm cenazeleri toplattırılmaktadır. Şehit edilen bu bigünah ve masum halk arasında memeden kesilmemiş çocuklar, doksan yaşını aşmış ihtiyarlar, parçalanmış kadınlar vardır."25

Daha sonra Kâzım Karabekir, bölgeyi 1919 yılında ziyarete gelen ABD'li askerî heyet başkanı James G. Harbord'a, Erzincan'ın kurtuluşunda meydana gelen olayı şöyle anlatmıştır: "Ocak 1918 ayı içerisinde cepheden Rusların çekildiği ve sadece mütareke heyetine memur Rus subayları ile Ermeni birliklerinin kaldıkları anlaşılıyordu. Her yandan gelen haberler, kurtulup kaçan insanlar Ermenilerin korkunç bir İslâm kırgınına başladıklarını, yağma ve ırza dokunmaların dayanılmaz bir çabuklukla ilerlediğini bildiriyordu. Özellikle Erzincan kırgınının çok korkunç olduğu isbat ediliyordu. Benim kumandamdaki I. Kafkas Kolordusu Erzincan-Erzurum doğrultusunda harekete geçti. Hareket 12 Şubat 1918'de başladı. Hareket, aşırı kar ve soğuktan dolayı güçlükle yürütülüyordu. Kolordunun Erzincan ovasına inmesi için her iki tümen de boğazlardan geçecekti. Ermeniler buraları tuttuğundan, gece yürüyüşü ile 13 Şubat’ta Erzincan ovasına indik. Akşama doğru Erzincan'ı kurtardık. Karşı koyma pek azdı. 14 Şubat’ta kolordu karargâhı da Erzincan'a yerleşti." 26

Bu esnada Erzincan, memâlik-i meşgule yani işgal edilmiş memleket statüsünde idi. Aralık 1917'de imzalanan Erzincan mütarekesi ile Rus işgali son bulmuştu. Şubat 1918'de Ermeni tasallutundan da kurtulan Erzincan'daki sosyal hayatı canlandırmak için Topçu Yüzbaşı Recep Bey (Peker), Kâzım Karabekir tarafından görevlendirilmiştir. Daha sonra Dahiliye Nezareti, memâlik-i müstahlise'den yani kurtarılmış memleketlerden olan Erzincanlın müstakil mutasarrıflık veya livâlık statüsünü devam ettirmiştir. 1919'da Erzincan mutasarrıflığının idare merkezi Erzincan olup kazaları ise Kemah, Refahiye, Kuruçay ve Pülümür'dü.27

13 Şubat 1918 tarihi itibarıyla düşmandan temizlenmiş kurtulmuştu. Ancak Osmanlı Devleti'nin müttefiklerinin yenilmesi ile beraber imzalamak zorunda kaldığı Mondros Mütarekesi'nin 7. ve 24. Maddeleri28, dökülen kanları, katlanılan fedakârlıkları boşa çıkaracak hükümler ihtiva ediyordu.

Bu anlaşma ile beraber ortaya çıkan işgallere karşı koymak ve vatanı kurtarmak maksadıyla başlatılan Millî Mücadele, Erzincan'da da makes buldu. Millî Mücadele'yi yürütme vasıtalarının başında gelen ve Redd-i İlhak veya Müdafaa-yı Hukuk cemiyetleri adını alan teşkilatlanma Erzincan'da da gerçekleşti.

Bilindiği üzere 2 Aralık 1918'de merkezi İstanbul olmak üzere kurulan Vilâyât-ı Şarkiyye ve Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti, Doğu vilâyetlerinin Müslüman ve Türk memleketi olduğunu ispat ve kabul ettirmek yolunda faaliyetler yürütüyordu. Bu cemiyetin 10 Mart 1919'da Erzurum şubesi, 30 Mayıs 1919'da da Erzurum şubesine bağlı olarak Erzincan şubesi açılmıştı.29 Devrin tabiriyle ulemâ, esnaf ve tüccardan pek çok ileri gelen Erzincanlının oluşturduğu bu cemiyet, işgallere karşı olduklarını göstermek maksadıyla, mitingler tertip etmişler ve protesto telgrafları çekmişlerdir.30 Ayrıca daha da önemli olarak bu cemiyet ve mensupları Erzurum ve Sivas'ta tertip edilen kongrelere delege seçerek göndermişler ve alınan kararlara iştirak etmişlerdir. Sivas Kongresi'nde alınan karar gereği Cemiyet adını Erzincan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şeklinde değiştirmişti. 5 Mayıs 1920 tarihinde Batı cephesine katkıda bulunmak amacıyla 26.579 kuruş göndererek millî görevlerinden birisini de yerine getirmişti. Cepheye gönüllü göndermek üzere faaliyetlerde bulunmuştu.

Cemiyetin bu faaliyetlerinin yanısıra Sivas Kongresi esnasında Sivas valisi Reşit Paşa'nın eşi Melek Reşit Hanım ve arkadaşları tarafından kurulan (9 Aralık 1919) Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'nin bir şubesi de 14 Şubat 1920'de Erzincan'da kurulmuştur. Ayşe Tevfik Hanım başkanlığında şehrin ileri gelen ailelerinin hanımlarının oluşturduğu bu cemiyet, ordunun ihtiyacı olan yiyecek, giyecek ve para toplanıp gönderilmesi yoluyla Millî Mücadele'ye katkı sağlamışlardır.

Türk devletinin ve milletinin var olma mücadelesine Erzincan bu katkıları yaparken, bütün bu faaliyetlerin baş mimarı, sevk ve idarecisi Mustafa Kemal ile olan irtibatı da bu çerçevede şekillenmiştir. 9.Ordu Müfettişi görevi ile Samsun'a çıkan ve Millî Mücadele'yi buradan başlatan Mustafa Kemal, üstlendiği vazife dolayısıyla, Erzincan'daki mülki idareciler ile çeşitli yazışmalar ve temaslar gerçekleştirmiştir. Erzincan Vilâyât-i Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti'nin faaliyetleri ile ilgilenmiştir. Mustafa Kemal Erzurum ve Sivas Kongrelerinin hazırlık safhasında da iki kere Erzincan'a gelmiştir.31 İlki Erzurum'a giderken 1 Temmuz 1919 tarihindedir. Bu sırada Mustafa Kemal'in görevinden azledildiğine dair ulaşan bilgilere Erzincan mutasarrıfı Eşref Bey itibar etmemiştir. İkinci gelişi ise Erzurum'dan Sivas'a geçtiği esnadaki 30 Ağustos 1919 tarihine tesadüf eder. Özellikle bu defasında gördüğü ilgi ve halkın kendisine vermiş olduğu destek karşısında son derece memnun kalmıştır. Dolayısıyla uğurlama merasimi çok daha gösterişli olmuştur. Ertesi gün Erzincan'dan ayrılan Mustafa Kemal, Erzurum'da heyet-i temsiliye üyesi seçilen Erzincan temsilcisi Şeyh Fevzi Efendi'nin de bulunduğu grupla Sivas'a hareket etmiştir. Şeyh Fevzi Efendi ise yol üzerinde bulunan Çardaklı Deresi'nde yollarının kesileceği ve kendilerine zarar verileceği haberinin ulaşması üzerine Kemah'lı Sağıroğlu Haled Bey ile irtibata geçerek yolun açık tutulmasını sağlamıştır.32

Erzincan, daha sonra Mustafa Kemal'in 19 Mart 1920 tarihinde müstakil livalara ve kolordu kumandanlıklarına gönderdiği bir tamimle, kendisini 23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil etmek üzere, Şeyh Ahmed Fevzi Efendi, Emin Bey, Hüseyin Bey, Osman Fevzi Efendi ve Tevfik Bey'den oluşan beş kişiyi seçerek göndermiştir.33

Sonuç olarak Erzincan veya Erzincan halkı arşiv kayıtlarına göre çeşitli rütbe ve kademelere mensup toplam 747 kişi resmen İstiklâl Savaşı'na katılmıştır. Bunlardan 195'i şehit düşerken, diğerleri ataları ile beraber gazi unvanını paylaşma şerefine erişmişlerdir. Öte taraftan geride kalanlar zaten içinde bulundukları fakr u zarurete rağmen topladıkları para ve diğer eşyayı göndererek üzerine düşeni yerine getirmiş, bu dar ve zor zamanlarda vatanına ve milletine borcunu ödemiştir.


NOT:
Bu Konferans Atatürk Araştırma Merkezi Adına 25 Nisan 2003 tarihinde Erzincan'da verilmiştir.

1 Konuya giriş mahiyetinde çok özet olarak verilen bu bilgiler için atıf sayfalarını göstermeye ihtiyaç duyulmamış sadece eser adları verilmekle iktifa edilmiştir. Besim Darkot, Erzincan, İA, C.4. s.338-340; İsmet Miroğlu, Erzincan,TDV İA, C.U, s.318-321; Ali Kemali, Erzincan, Coğrafî, İçtimaî, Etnografı, İdarî, İhsaî Tetkikat Tecrübesi, İstanbul, 1932 (Aynı kitabın sadeleştirilmiş metni Ali Kemali, Erzincan Tarihi, Coğrafi, Toplumsal, Etnografı, İdari, İhsai İnceleme Araştırma Tecrübesi, İstanbul, 1992 Kaynak Yayınları); Tahir Erdoğan Şahin, Erzincan Tarihi, Erzincan, 1985, 2 Cilt.
2 F. Sümer, Oğuzlar (Türkmenler), İstanbul, 1980, s.213-214.
3 O. Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul, 1973, s.60-65.
4 Kemal Göde, Eratnalılar (1327-1381), Ankara, 1994.
5 Yaşar Yücel, Kadı Burhaneddin Ahmed ve Devleti Mutahharten ve Erzincan Emirliği, Ankara, 1985.
6 Bu bahisler de genel bir özet hükmünde olduğu için verilen eserlerin asıl konulan olmak durumu dolayısıyla burada da atıf sayfalarının verilmesine ihtiyaç duyulmamıştır. Faruk Sümer, Karakoyunlular, Ankara, 1984; J.E. Woods, Akkoyunlular, İstanbul, 1993; F Sümer, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Ankara, 1976; Anadolu Birliğinin Sağlanmasında Otlukbeli Savaşının Yeri ve Önemi Paneli Otlukbeli-Erzincan 11 Ağustos 1996, Haz. Enver Konukçu, Ankara, 199; İ. Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri Akkoyunlu Karakoyunlu Devletleri, Ankara, 1969.
7 İsmet Miroğlu, Kemah Sancağı Erzincan Kazası, Ankara, 1990.
8 İ. Miroğlu, Erzincan, s.28-29; Evliya Çelebi Seyahatnamesi, İstanbul, 1986, C. l-2, s.674- 675.
9 Deprem ve Erzincan, Haz. F. Çuhadaroğlu, Ruhi Kara, Engin Ustaoğlu, İstanbul, 1992, Erzincan Valiliği.

10 Hüseyin Bulut, Milli Mücadelede Erzincan, Ankara, ty (1997?), s.13; Muzaffer Çetin, Erzurum Vilayet Salnamelerinde Erzincan Sancağı, Atatürk Ünv. Fen-Edb. Fakültesi Tarih Blm. Bitirme Tezi, Erzurum, 1985.
11 Bu konuda başlangıçta Türkiye'de yapılan çalışmalar az sayıda olmakla beraber gelişen olaylar karşında Türkiye'deki çalışmalara da hız verilmiş, sayıları gittikçe çoğalmış ve araştırmalar yoğunluk kazanmış ve bu konuda araştırma merkezleri ve enstitüler oluşturulmuştur. Bu yüzden Ermeniler konusunda müracaat eserleri çoğaldığından herhangi bir bibliyografya verilmesine ihtiyaç duyulmamıştır. Sadece bir örnek olmak bakımından, şu kitapta hem eserlere hem de internet üzerindeki ilgili sitelere ve adreslere ulaşmak için listeler bulmak mümkündür. Ş. Kantarcı, K. Kasım, İ. Kaya, S. Laçiner, Ermeni Sorunu El Kitabı, Ankara, 2002.
12 Larcher, Büyük Harpte Türk Harbi, C.II, İstanbul, 1928, s.381-882
13 Nurcan Yavuz, İşgal ve Mezalimde Erzincan, Ankara, ty (1995?).
14 Aynı tarihlere tesadüf eden dönemin Armıdan'nı anlatan yazılar için bkz. Hagop Demirciyan (Mintzuri), Armıdan Fırat'ın Öteyanı, (Çev. S.Kuyumcuyan), İstanbul, 1998.
15 Salahı Sonyel. Hıristiyan Azınlıklar ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Son Dönemi, Osmanlı, C.2, Ankara, 1999, s 144.
16 Osmanlı Belgelerinde Ermeniler 1915-1920, Ankara, 1995, s.8.
17 İşgal yıllarını tasviri için bkz. Rıfat Erdal, "1.Dünya Savaşında Erzincan'da Düşmanla Çarpışan Bir Yedek Subayın Hatıraları", 13 Şubat 1983 tarihli Türkiye Gazetesi'nin Erzincan İlavesi, s.2-3 (Yazının aslı, Rifat Erdal, "Bir Yedek Subayın I. Dünya Harbi Hatıraları", Hayat Tarih Mecmuası, Sayı 88 (Eylül 1971), s.76-77. Sayı 89 (Ekim 1971),"s.73-74.
18 H. Bulut, Milli Mücadelede Erzincan, s.27.
19 Burada girişilen mezalime ait teferruat diğer konuşmanın konusu olduğu için sadece bu kadarının belirtilmesi ile yetinildi.
20N. Fahri Taş, Erzincan Mütarekesi ve Brest-Litovsk, Ankara, 1995, s.29; Bu mütarekeyi imzalayan heyet ve fotoğrafları için bkz. N. Yavuz, İşgal ve Mezalim'de Erzincan, s.515.

 ** Araştırmalarda Murad şeklinde okunan bu Ermeni adının, bu şekilde okunup ve yaygın kabul görmesi muhtemelen Ermeni tarihinin şahsiyetlerinden birinin ismi olan Marad adının da Osmanlı alfabesinde aynı şekilde yazılmasından kaynaklanıyor.
21Erzincan'daki Ermenilerin çete faaliyetleri ve bunların arşiv belgeleri için bkz. Nurcan Yavuz, İşgal ve Mezalimde Erzincan, s.227-263.
22 Burada Erzincan'da işgal yıllarında veya biraz öncesi veya sonrasında ortaya çıkan Ermeni olayları ve Ermenilerin yöre halkına uyguladıkları mezalimi anlatan mahalli romanlara dikkat çekmek istiyorum. Bunların edebi değeri ile ilgili değerlendirmeleri işin erbabına bırakırsak, bu eserlerde anlatılan konular hadiseleri ya bizzat yaşan şahitler tarafından veya ikinci ağızlardan takip etmek mümkündür. Burada dikkatli bir kritikten geçirdikten sonra tarihî kaynak olarak kullanılabilecek bilgiler bulunması şüphesizdir. Bundan da öte bu eserler dönemin sosyo-psikolojisini gösteren önemli ipuçlarıdır. Dolayısıyla bu dönem tarihçileri için görülmesi ve incelenmesi gereken kitaplardır. Bunlardan Erzincan için olana şu örnekler verilebilir:; Ahmet Dumlu, Oyalı Yazma, Erzincan, 1980; Ahmet Dumlu, Meysun Ana, Erzincan, 1990.
23 H. Bulut, Milli Mücadelede Erzincan, s.43.
24 Kâzım Karabekir, Doğunun Kurtuluşu, Erzurum, 1990, s.74, 76.
25 N. Yavuz, İşgal ve Mezalimde Erzincan, s.418.
26 H. Bulut, Milli Mücadelede Erzincan, s.49-51.
27 H. Bulut, Milli Mücadelede Erzincan, s. 110.
28 Madde 7: Müttefikler, kendi emniyetlerini tehditte görünce sevkelceyşî her bir yeri işgale hakları olacaktır. (Müttefikler güvenliklerini tehdit edecek durum olduğunda herhangi stratejik noktasını işgal hakkına sahip olacaklardır.)
Madde 24: Bir Ermenistan vilâyetinde karışıklık olduğundu, müttefikler bu vilâyetin bir kısmını işgale salâhiyettardırlar. (Vilâyât-ı Sitte'de karışıklık çıkması halinde bu vilâyetlerden herhangi bir kısmının işgali hakkını itilâf devletleri muhafaza ederler.), M. Cemil Bilsel, Lozan, I.cilt, İstanbul, 1998, s.202-203
29 Bu cemiyetin nasıl kurulduğu üyelerinin kimlerden oluştuğuna dair bkz. H. Bulut, Milli Mücadele’de Erzincan, s.83-85.
30 H. Bulut, Milli Mücadelede Erzincan, s.89-93.
31 Mustafa Kemal Atatürk, Millî Mücadelenin bitmesi ve Cumhuriyet'in ilân edilmesinden sonra bir kere daha Cumhurbaşkanı sıfatıyla 29 Eylül 1924 tarihinde Erzincan'a gelmiş bu gelişinde de Erzincalılar tarafından büyük coşku ve sevinçle karşılanmıştır. T. E. Şahin, Erzincan Tarihi, C.2, s.440.
32 H. Bulut, Milli Mücadelede Erzincan, s. 128-129, 147-148.
33 T. E. Şahin, Erzincan Tarihi, C. 2, s.437.
Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Tarih Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı -
- ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 55, Cilt: XIX, Mart 2003

 
Erzincan'ın kurtuluşu ile ilgili şiir
 
 

Cansın Erzincan Canan

Esentepe ve ışıkpınar,
Erzincan’dan bir Fırat akar,
Kemah’ında var soğuk sular,
Çağlayan, ekşi suya bakar,
__________Cansın yeşil Erzincan canan…
__________Kopamaz, sana sevdalanan.

Erzincan; erenler diyarı,
Erzincan; erlerin yatağı,
Bereketli, taşı, toprağı,
Bir türküdür, canı, otağı.
__________Cansın yeşil Erzincan canan…
__________Doyamaz, sana sevdalanan.

Erzincan’da, bahçeler, bağlar,
Ozanları, hep sazlar çalar,
Mısra mısradır, nasihatler,
Yol gösterir o, engin laflar.
__________Cansın yeşil Erzincan canan…
__________Kopamaz, sana sevdalanan.

Erzincan’da ki, Otlukbeli,
Bir tarih yazmış, yiğitleri,
Dillere destan, türküleri,
Abu hayat, kaynak suları,
__________Cansın yeşil Erzincan canan…
__________Doyamaz, sana sevdalanan.

Kara üzüm, tava leblebi,
Gez, gör, cennetin bir köşesi,
Konukperver, sıcak insanı,
Var kayağı, su sporları,
__________Cansın yeşil Erzincan canan…
__________Kopamaz, sana sevdalanan.

Eğin, Çayırlı, Refahiye,
Terzibaba, sen himmet eyle,
Mesirelik her köşeside
Can, Erzincan gönül telime.
__________Cansın yeşil Erzincan canan…
__________Kopamaz, sana sevdalanan.

Dağları boz, ovası yeşil,
Bakır sanatında tam ehil,
Tercanlı ozanları bülbül,
Demoğlu; candan verir meyil,
__________Cansın yeşil Erzincan canan…
__________Doyamaz, sana sevdalanan.
(Haydar Demoğlu-Erzincan)
 

Haydar Demoğlu

Kurtuluş Günü
Bugün kurtuluş günü
Neşelenip coşalım.
Gelin bayram yapalım.
Gülelim eğlenelim.

Tutsaklık zincirinin
Kırıldığı gün bugün.
Al renkli bayrağımın
Yükseldiği gün bugün.

Güneş yeniden doğdu,
Bu vatan toprağına.
Artık düşman giremez
Ulusumun bağına.

(
Başarı Ünite Dergisi,İsanbul 1991)
 Müfit Aksakal





 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol