Kurtuluş Günlerimiz

Güney'in Kurtuluşu

Güney İlçesinin Kurtuluşu
 KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİNDE GÜNEY

20. yüzyılın başlarında Avrupa'da ekonomik yönden güçlenmiş devletler pazar, hammadde ve ucuz işgücünün çok olduğu, sömürebilecekleri dünyayı yeniden paylaşmak zorunda kalmışlardı. Zira bazılarının sömürge sahaları diğerlerinin sömürü alanlarının sınırlarını alabildiğine daraltıyordu Daha doğrusu, daha önce dünya paylaşılırken hesapta olmayan ve sonradan gelişen bazı kapitalist devletler, sömürebilecekleri bölgeler arıyor, sömürü bölgelerinden kendilerine pay almaya koyuluyorlardı. Sonuçta bu paylaşım işi sıcak savaşa dönmüştü, savaş yoluyla problem çözülmek istendi. Birinci Dünya Savaşı adını alan bu savaşta Osmanlı Devletinin toprakları da sömürge olarak paylaşılacak bölgelerindendir dünyanın. Savaşın fiilen bittiği 1918 yılından itibaren Osmanlı topraklan paylaşılmış, Yunanlılar emperyalist devletlerin maşası olarak onların tasvip ve telkinleriyle Anadolu'ya asker çıkarmışlardı. 15 Mayıs 1919. Yunanlılar İzmir’dedir, daha onlar karaya çıkarken Türk ulusu da ilk şehitlerini vermeye başlar. Adım adım Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başlarlar, işgale karşı çeşitli kentlerde protesto etme, ve düşmana karşı direnmek üzere örgütler kurulur. Bu örgütlere Kuvay-ı Milliye Teşkilâtı adı verilir topluca. Kuvay-ı Milliye örgütleri kurulur ve direnme hazırlıkları girişimleri yapılırken çete teşkilâtları kurulur ve silâhlı direniş örgütleri doğar. Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe gibi efeler, bu çetelerin başlarının içinde büyük isim yapanlardır. Yunan işgali direniş sonu durur gibi görünür, 1920 senesinde Yunanlılar Anadolu içlerine tekrar ilerlemeye başlarlar. 23 Temmuz 1920. Güney Yunan işgali altındadır. Güney'in işgal edildiği sıralarda Türk ulusu ne yapacağını bilen bütün nitelikleriyle tarihin kurtuluş içîn yarattığı Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Kurtuluş kavgasına hazır durumdaydı. Ulus olma bilincine ulaşmış, bağımsızlık ve özgürlük denen değerleri kişiliğinin ayrılmaz parçası olarak duyuyordu. Ulusal meclis toplanmış, kurtuluş kararları alıyordu, daha işgalden birkaç gün sonra 19 Mayıs 1919'da kavga için Samsun'a çıkan M. Kemal Paşa, yanında arkadaşları, kurtuluşun plânlarını hazırlıyorlardı. Güney'liler de bu sırada Türk ulusunun öz evlâtları olarak üstlerine düşen görevin bilincinde idiler. Çoktan Güney'de Kuvay-ı Milliye teşkilâtını kurmuşlardı bile.
Güney, 27 ay işgal altında kaldı, Çiftlik deresi, Tepecik, Borandere, Tolaz, Kargılık ve Aydoğdu mevkilerinde Yunan karakolları vardı, ilçemizin, Menderes'in güneyinde kalan kısmı ise Yunanlılarca işgal edilememişti. Çindere tarafında Türk çeteleri cephe kurmuşlardı. Yunanlılar 1919'da İzmir'i işgal ederek menfur emellerini gerçekleştirmek için adım adım Anadolu'nun içlerine doğru ilerlemeye başlamışlardır. Anadolu'da çeşitli kentlerde Yunanlıların işgal hareketlerini protesto etmek amacıyla Kuvay-ı Milliye Teşkilâtları kurulmaya başlamıştır. Yunan işgali Nazilli, Aydın cephelerinde Demirci Efe, Yörük Ali Efe gibi efelerin çeteleri ile durdurulmuştur. 1920 senesinde bu cepheler bozulmuş, Yunanlılar Anadolu'nun içlerine tekrar ilerlemeye başlamışlar, Güney, 23 Temmuz 1920'de Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir.
Yunanlılar Güney'e girmeden evvel Aydoğdu köyünün harman yerinde karargâh kurmuşlardı. Yunan kumandanı, Kuvay-ı Milliye Başkanı Ejoip Efendi'ye haber göndererek kendilerini Güney'e davet etmelerini istemişlerdir. Eyüp Efendi de bu isteğe red cevabı vermiştir. Böylece Yunanlılar 23 Temmuzda ilçenin hakim tepelerinde karargâh kurmuş ve yerleşmişlerdir. Birinci yıl halka kötü muamelede bulunmamışlardır. İkinci yıl Yunanlıların çeşitli cephelerde Türk orduları karşısında hezimete uğramaları, halka karşı olan tutumlarını değiştirmiş, çeşitli işkenceler ve şen'i hıyanetler başlamıştır. Çeteler ve milis kuvvetleri Yunanlıların bu yıldırma hareketinden korkmamış, onlara daha büyük zayiatlar verdirmişlerdir. Menderes'in karşı yakasında bulunan efeler zaman zaman işgal mıntıkasına geçerek Yunan karakollarını basmak, Yunanlı askerleri ve onlarla işbirliği yapanları öldürmek, yok etme faaliyetlerini ilerletmişlerdir. Bu nedenle Yunanlılar ikinci yılda halkın seyahat ve lüzumlu hürriyetlerini tamamen kısıtlamışlardır.
O zamanın yaşlı ve aklıselim kişileri olarak Eyüp Efendi'nin başkanlığında Salih Efendi, Hacı Ahmet Efendi ve Çakmak Hacı Hafız Efendilerden oluşan bir Kuvay-ı Milliye teşkilâtı kurulmuştur. Teşkilât başkanı olan Eyüp Efendi, Çal Kaymakamı Fazlı Bey ile devamlı haberleşme halindedir. Ancak haberleşme işleri Palaz Mustafa adlı şahsın aracılığı ile olmaktadır. Bir defasında Palaz Mustafa teşkilât başkam Eyüp Efendinin mektubunu Çal Kaymakamına götürürken Yunanlılar tarafından baskına uğramış, Adıgüzeller mevkiinde şehit edilmiştir.
Eşme'nin Ağabey Köyünden Nadir oğlu Molla Mustafa Bey, o taraflar ile Güney Kuvay-ı Milliye teşkilâtının haberleşmesini temin ederlerken Yunan askerleri tarafından yakalanarak öldürülmüştür. Güney'-de işgal öncesi yerli Rumlar oturmaktadır. Bunlar çeşitli sanatlarda çalışırlar, işgal sırasında Yunan Kumandanına Türklerin aleyhinde gerekli bilgileri verdikleri için çeteler tarafından öldürülmüşlerdir. Öldürülme olayının tek sebebi Eyüp Efendi görüldüğünden, Yunanlılar tarafından adı geçen şahıs çeşitli işkencelere maruz kalmış, yine olayla ilgili gördükleri için Hacı Hasan, Mehmet Çopur (kolağası) ve Narlı dere'den İmam oğlu Mustafa efendiyi Uşak'a kendi mahkemelerine göndermişler, İmam oğlu Mustafa suçlu görüldüğünden Uşak'ta kurşuna dizilmiştir. Kendisine son arzusu sorulduğunda; «benim kanımın aktığı topraklarda biten otlan yiyen hayvanlar beslenecek, bunu yiyen Türk askerleri kuvvetlenecek ve çok yakında sizden intikamımı alacaklardır» demiştir. Bir yıl geçmeden Mustafa Efendinin dediği gibi Yunanlılar bozguna uğratılmış, İzmir'de denize dökülmüştür.
Başkumandanlık Meydan Muharebesinde bozguna uğratılan Yunan askerleri 3.Eylül.1922 günü bir ikinci vakti Güney'den kaçmak zorunda kalmışlardır. Zaman zaman halka çok büyük kötülükleri yapan Yunanlılar bu defa da yaptıkları ile yetinmemişler, halktan, Eyüp Efendi'yi Hacı Bey'i, Emin Efendi'yi ve İbrahim Efendi'yi rehin olarak yanlarında götürmüşlerdir. Hacı Bey'i (işgal sırasında Belediye Reisidir) Dindarlı Köyü yakınlarında şehit etmişler, diğerleri ile Yunanlıların karışık durumlarından istifade ederek kaçmışlardır. Kaçanlar 5 Eylülde yurtlarına dönmüşlerdir. Yalnız yukarıda bahsedilen iki rumun öldürülmesi hadisesine adlan kansan Hacı Hasan, Mehmet Çopur Atina'ya sürgüne gönderilmişler, bunlar esir mübadelesi neticesinde serbest bırakılmışlar ve yurtlarına dönmüşlerdir. Yalnız yukarıda bahsedilen iki rumun öldürülmesi hadisesine adlan kansan Hacı Hasan, Mehmet Çopur Atina'ya sürgüne gönderilmişler, bunlar esir mübadelesi neticesinde serbest bırakılmışlar ve yurtlarına dönmüşlerdir.
Ömer Çallı da der ki Güney'deki çete teşkilâtının başında Yarcı Hüseyin Efe ve maiyetinde Çirkinoğlu Rıza, Karamolla Osman, Göçen Mehmet, Hacı Karahasanoğlu ve Arap Süleyman gibi 20 kişiyi aşkın çete efradı vardı. Yarcı Hüseyin, maiyetindeki efraddan bazıları ile Gü-ney'e gelerek Nazilli cephesine asker göndermek, iaşe ve ibatesi için
Malzeme tedarik ederdi. Hr kazada olduğu gibi Güney'de de Müderris
Eyüp Efendinin riyasetinde Kuvay-ı Milliye heyeti teşekkül etti. Güney'-de teşekkül eden Kuvay-ı Milliye heyeti Nazilli teşkilâtına bağlı olup umumi harpten dönen askerleri sevk etmek, askerî mühimmat ve teçhizat temin etmek suretiyle hizmet ederlerdi. Hacı Eyüpzade Mustafa Efendi, Güney'i temsilen murahhas olarak Nazilli'de yapılan toplantılara iştirak ediyordu. Yarcı Hüseyin Efe, yanında bulunan 20 kişilik zeybeklerle Demirci Mehmet Efe'nin maiyetinde Güney'i temsil ediyordu.
Yunanlılar Aydın cephesini bozduktan sonra Güney'e doğru gelmekte iken Güney'den kısmen hicret başlamıştı. Yunanlıların ilk gelişte halka karşı iyi davrandığı öğrenildi ve geri dönüldü. Yunanlılar Menderes nehrini takiben işgalini devam ettiriyordu. Menderes'in Çindere tarafında ise Türk çeteleri vardı. Yunanlılar Güney'de karargâh kurmuştu, alay otururdu. Karamollalar'ın ve Taşçılar'in evlerinde kumandanları, istedikleri evlerde askerleri otururdu... Karamolla sraaOn, çete efradı olup Yunanlılar gelmezden önce hicret etmiş, Doğanlı Köyünde evlenmiş, Gözler Köyünde karakol komutanlığı yapıyordu... Sarıca Mustafa Efe başkanlığında teşekkül eden çete teşkilâtı, Çindere tarafında cephe kurmuştu, bunlar Güney'in arazilerini karış karış bildiklerinden Yunan karakollarına geceleri baskın yapmak suretiyle Yunanlılara mühim zayiat verdirirlerdi, askerlerini öldürürlerdi... Güney'dc Ateş Hasan ve Rodoslu Salih adında iki şahıs Yunanlılarla ilişki kurdular, Yunan emeline hizmet ettiklerinden Yunancı olarak şöhret kazanmışlardı. Ateş Hasan cahil olmasına rağmen Yunanlıların desteğiyle Belediye Reisi olmuştur. Yunanlılar kaçarken Rodoslu Salih, memleketi olan Rodos'a kaçtı, Ateş Hasan ise Atina'dan dönen Kolağası Mehmet tarafından kendi çadır evinde öldürüldü...
Çiftlik Deresi, Tepecik, Borandere, Tolaz, Kargılık, Aydoğdu mevkilerinde Yunan karakolları vardı... Yunanlıların Güney’de işgali devam ettiği müddetçe Güney'lilere yaptığı işkence ve mezalimin bazılarını dile getiriyoruz:
Mahalle muhtarları marifetiyle her mahalleden her gün 50'şer kişi toplattırılarak istihkâm kazmak ve işlerde çalıştırılmak için mecburi angaryaya tabi tutulmuştur.
Kasabadan dışarı çıkmak, bağ ve bahçesine, tarlasına gitmek vesikaya bağlanmıştır, vesika vermek için bir yumurtaya kadar rüşvet almaya tenezzül ederlerdi.
Geceleri dışarı çıkmak yasaktı, devriye gezerlerdi.
Cindere tarafında bulunan Türk çeteleri basında Güney'li Sanca Mustafa ve Güney zeybekleri vardı, bunlar Güney'in topraklarını karış karış bildiklerinden Yunanlıların karakolunu basar ve Yunan askerlerinden üç-beşini öldürerek geri dönerlerdi. Yunanlılar acısını Güneylilere mezalim yaparak çıkartırlardı.
İstediği evlere oturabilirlerdi, kira diye bir şey yoktu.
Hiç yoktan çok kişileri karakola götürerek dayak atar ve işkence ederlerdi.
Kuvav-ı Milliyede çetelik yapan Sağırca Hacı Hafız oğlu Hacı Ha-fız'ı «silâh var» diyerek Ateş Hasan, Yunanlılara ihbar etmiştir... Bir zalim tarafından boynuna ip geçirilerek, bir iple çarşının caddelerinde dolaştırıldı, çarşının ortasında meydan dayağı atıldı, yürüyemez hale gelinceye kadar dövüldü ve işkence yapıldı. Alenen günlerce devam eden bu işkenceye Güney halkının seyretmekten başka elinden gelen bir şey yoktu.
Bakkalları istediği mallan bulmaya ve dükkânlarında bulundurmaya mecbur tutmuşlardır.
Gitmelerine yakın, kasaba halkını eski hükümet konağı önünde toplayarak, gençlerin cephe gerisinde çalıştırılması için askere alacaklarını, nahiye müdürü tarafımdan iradı edilen nutukla ilân etmişlerdir.
Güney'den ayrılırken korkularımdan nâşai terhin olarak müderris Eyüp Efendi ve Hafız Emin Efendi, Belediye Reisi Hacı Bey ve başkalarını yanlarında götürmüşlerdir. Alaşehir yolu üzerinde Buldan'in Kadıköy civanında Yunan askerlerinin tavrı hareketine karşı gelen Hacı Bey'i şehit etmişlerdir. Olduğu yere gömülen Hacı Bey, bilahare karşıdaki tepeye nakledilmiştir. Yunan askerleri Büyük Taarruz sırasında Güney'den ayrılırken Kanlı Göl tepesine top yerleştirerek Çindere köyünü sürekli top ateşine tutar. Uşak'lı İbrahim Bey müfreesi Güney'den geçerek Güneyköy civarındaki köprüyü tahrip eder, Eziler köyünün Çayırhkuyu mevkiinde Yunan askerleriyle karşılaşan bu müfreze arasında girişilen çarpışmada karşılıklı kayıplar verilir.
 

 Şehit düşen Türk askerleri,
o yerdeki kabristana defnedilmiştir.
Türk süvarileri 3.Eylül.l922 günü Gözler yolundan Güney'e girer, Güney halkı büyük bir sevinçle askerleri ve efeleri karşılar. 27 aylık Yunan işgali sona erer, bir daha kaybetmemek üzere özgürlük ve bağımsızlığını kazanır. Her yıl 3 Eylül'ler kurtuluş günü olarak kutlanır. İlçenin kurtuluşu temsilen canlandırılır, halkın çektiği acı ve ızdıraplar, göden baskılar, gösterilen kahramanlıklar sergilenir. İlçe halkının özgürlüğüne ve bağımsızlığına düşkünlüğünü kanıtlar bu kutlamalar.www.guney.bel.tr

 
Güney'in kurtuluşu ile ilgili şiir
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol