Gediz'in Kurtuluşu
Gediz'inn Kurtuluşu | ||||
Gediz Taaruzu Batı Cephesi Komutanı, iki piyade tümenini ve Ethem Bey 'in Kuva-yı Seyyâresi'ni Gediz'deki Yunan tümeni üzerine harekete geçirebilecekti. Bu hareketten parlak bir sonuç almayı umuyordu. Genelkurmay Başkanlığı, Batı Cephesi Komutanlığı'nın bu teklifini kabul etmedi. Çünkü düşman ordusu genel durumu itibariyle bizim ordumuzdan daha kuvvetli idi. Biz, daha ordumuzu kurmuş ve düzene sokabilmiş değildik. Cephanemiz miktarı da ağırdan almamızı gerektiriyordu. Bütün cephe kuvvetlerimize müracaat ederek ve azçok üstün bir kuvvet toplayarak, Gediz'de düşmana karşı sür'atle bir başarı kazanmak belki mümkün olabilirdi. Fakat kuvvetlerimiz ve hazırlığımız, böyle bir başarıyı genel ve sonuç aldırıcı bir başarıya götürmeye elverişli değildi. O halde, bütün işe yarayan kuvvetlerimizi, sınırlı ve geçici bir başarı elde etmek için kullanmış ve yıpratmış olacaktık. Bu takdirde, düşman bütün kuvvetleri ile bir karşı taarruza geçerse, her tarafta yenilgi kaçınılmaz olurdu. Bundan dolayı da cephenin ve Hükûmet'in şimdilik ordu teşkilâtını genişletmek ve mevcudunu artırarak cepheyi kuvvetlendirmeye çalışmak gerekiyordu. Memleketin ölüm kalım meselesi demek olan Batı Cephesi'nde özel ve sınırlı düşüncelere kapılmak doğru bulunmuyordu.
Efendiler, o günlerde bu taarruz lehinde, her tarafta ve Meclis'te müthiş bir propaganda yapılıyordu. «Düşman Gediz'de tek başınadır. Biz onu orada yok ederiz. Parlak bir durum ortaya çıkar. Zaten Yunan ordusu kaçmaya hazırdır» sözleriyle, Gediz taarruzunun gerekli olduğu, neredeyse genel bir kanaat haline getirilmek isteniyordu. Sonunda, Batı Cephesi Komutanı, 61'inci ve 11'inci Tümenler ve Kuvve-i Seyyarelerle 24 Ekim 1920'de Gediz'deki düşmana taarruz etti. Efendiler, dalgalı, disiplinsiz, emir ve komutasız bazı hareketlerden sonra, bildiğiniz üzere, Gediz'de yenildik. Böylece Efendiler, cephenin her tarafında yeniden genel bir yenilgiye uğradık. Genel Kurmay Başkanlığı'na Bu savaşlar dolayısıyla, bütün depo birlikleri bile cepheye sürüldüğünden yetişmiş, silâhlı ve teçhizattı bin ikmal erinin, özellikle Ankara'daki birliklerinden, bu mümkün değilse en yakın bir yerden acele olarak gönderilmesini, 2 — Askerî manevralar ve savaşlar giydirilebilen erlerin bile elbiselerini, ayakkabılarını parçalamış, dünden beri kar yağan dağlarda asker çıplak ve yalınayak kalmıştır. «Cephe Komutanlığı Vekilliği» emrinde hiçbir şey olmadığından, özellikle kaput, ayakkabı, pamuklu, elbise, yelek, kuşak; kısacası, hava şartlarından korunmak için ne verilmek gerekiyorsa, on beş bin hesabıyla acele olarak gönderilmesini arz ve rica ederim
Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Askerin durumu, kuvvetimizin miktarı, hazırlığımızın derecesi, bütün memlekette her bakımdan muhtaç olduğumuz kaynakların kudret ve kabiliyeti, elbette bu telgraf tarihinden üç gün önce Batı Cephesi Komutanlığı'nca biliniyordu. Her şey tamam olup da, bunlar Gediz Muharebesi'nin yapıldığı üç beş gün içinde mi mahvolmuştu? Bilinmekte olan bütün gerçeklere rağmen, Batı Cephesi, Genelkurmay Başkanlığı tarafından mı taarruza zorlanmıştı? Söz konusu telgraf, Bakanlar Kurulu'nda okunduktan sonra altına şu not yazılmıştı: |
||||
Kurtuluş Savaşı sırasında 5 Eylül 1919’da Yunan işgaline uğradı. 24 Ekim 1920’deki Kocahan Savaşı’ndan sonra 31 Ekim 1920’de ikinci kez işgale uğrayan Gediz, Çerkez Etem Kuvvetleri ile Ordu Birliklerinin çatışmalarına sahne oldu. Çerkez Etem Kuvvetleri dağıtıldı ve Çerkez Etem Yunan Kuvvetleri tarafına geçti, 12 Temmuz 1921’de üçüncü kez Yunan işgaline uğrayan Gediz 1 Eylül 1922 Cuma günü Fahrettin Altay komutasındaki 5.Süvari Kolordusu tarafından düşman işgalinden kurtarıldı. |
||||
Gediz'in kurtuluşu ile ilgili şiir | ||||
|